|
|
|
DÜNYA
Bu bölümde, Dünya gezegenini daha yakından tanıyacaksınız. Dünyamız'ın şeklinin ve gökyüzündeki mavi boşluğun hayatımız için ne kadar önemli olduğunu öğreneceksiniz. Ayrıca, sürekli gördüğünüz mükemmel sistemlerin, aslında Allah tarafından bizim yaşamımız için en uygun şekilde yaratılmış olduğunu anlayacaksınız.
Dünyamız'da Özenle Hazırlanmış Dengeler
Çocuklar, onaltıncı yüzyıla yani bundan 500 sene öncesine kadar Dünya'nın bir gezegen olduğu bilinmiyordu. Ancak bu tarihte yapılan gözlemler sonucu insanlar bu gerçeğin farkına vardılar. Geçtiğimiz 20. yüzyılda ise Dünya'nın Güneş Sistemi içindeki yeri kesinleşti. Bu bulgulara göre Dünya, Güneş'e olan uzaklık bakımından üçüncü, büyüklük bakımından ise beşinci büyük gezegendir.
Dünya'nın demirden bir çekirdeğinin bulunduğu düşünülmektedir. Merkezdeki sıcaklığın ise 7500 dereceye kadar çıktığı tahmin edilmektedir. Bu, Güneş'in yüzeyinden bile daha büyük bir sıcaklıktır. Oysa siz bu sıcaklığı hiç hissetmeden sınıfta öğretmeninizi dinler ya da geceleri rahat rahat yatağınızda uyursunuz. Çünkü yer kabuğu bu sıcaklığı geçirmez. Allah, çok şefkatlidir ve üzerinde yaşadığımız yer kabuğunu, sıcaklığın bize gelmesini engelleyecek kadar kalın yaratmıştır. Dahası Allah, Dünya'nın atmosferini de insanların yaşamasına en uygun şekilde yaratmıştır. Ayrıca bitkilere bu denge içindeki oksijen ve karbondioksit oranını sabit tutmalarını sağlayan özellikler vermiştir.
İşte bunlar ve diğer hassas dengeler Dünya'nın insanların yaşamı için en uygun şekilde yaratıldığını gösterir.
Akvaryumdaki balıkların yaşayabilmeleri için özenli bir bakım gerekir. Atmosfer de, Dünyamız'ın bu bakımını üstlenmiştir.
|
Dünya, atmosferinden yeryüzü şekillerine, Güneş'e olan mesafesine kadar, her türlü dengesiyle, tamamen yaşam için özel olarak yaratılmıştır. Örneğin, Dünyamız'ı bir akvaryuma benzetebiliriz. Akvaryum, içindeki balıkların yaşamına en uygun şartları sağlar. Suyun ısısını sağlayan termostat ve havalanmasını sağlayan bir motor, dibe konan kum, suya atılan ilaçlar, akvaryumun koruyucu kapağı, suyu sürekli olarak süzen filtre sistemi, eksildikçe takviye edilen besinler... Tüm bunlar, akvaryumdaki balıkların hayatta kalmasını sağlar.
Ama akvaryumun içindeki balıkların bu yapay ortamdan haberi yoktur. Onlar "doğal", yani kendiliğinden oluşan bir ortamda yaşadıklarını sanırlar. Birinin ısıtıcıyı, suyun seviyesini, hava motorunu ayarladığını bilmezler. Suyun üzerinde aniden beliren yemlerinin kaynağını da bilmezler. Oysa kaynak açıktır; akvaryumun sahipleri
gerekli olan herşeyi sağlamaktadır.
Elbette Dünya'daki hayat akvaryumdaki hayattan çok daha detaylı ve çok daha hassas sistemlere sahiptir.
Akıllı bir insan, akvaryumdaki balıklar gibi hiçbir şeyin farkında olmadan Kendisi için "dayanıp-döşenmiş" olan Dünya'nın bir Yaratıcısı ve düzenleyicisi olduğunu anlar. Hiç şüphesiz, Dünya üzerindeki yaşamı sağlayan bu hassas dengeler ve düzen, Allah tarafından kurulmuştur. İşte, akıllı bir insan kendisine tüm bu nimetleri veren Rabbimiz'i tanımak, O'nun bizden neler istediğini öğrenmek ister. Allah tüm insanlara gönderdiği kitabı Kuran'da, bize Kendini tanıtmakta ve bizden neler istediğini bildirmektedir.
Hiç şüphesiz, Dünya üzerindeki yaşamı sağlayan bu hassas dengeler ve düzen, Allah tarafından kurulmuştur. Allah, bu gerçeği Kuran'da şöyle bildirir:
Dünya'nın Evrendeki Yeri
Eğer Dünyamız Güneş'e şu anda olduğu mesafeden biraz daha yakın olsaydı neler olurdu? Aslında, bu sorunun cevabı, hepiniz için çok kolay olmalıdır. Çünkü, herkes, Güneş'in sıcaklığının kavurucu olduğunu bilir. İşte çocuklar, bu sıcaklık nedeniyle ne şu anki atmosfere sahip olurduk ne de okyanuslara ve denizlere... Sıcaklık o kadar yüksek olurdu ki, yeryüzündeki suyun çoğu buharlaşırdı. Tabii, o zaman da yeryüzünde hiç su kalmazdı. Yeryüzü, bütünüyle bir çöl gibi kuru olurdu.
Örneğin, önceki bölümde anlattığımız Venüs gezegeni, bildiğiniz gibi Güneş'e Dünyamız'dan daha yakındır. Bu sebeple, Venüs gezegeninde sıcaklık Dünya gezegeninkinden kat kat fazladır. Bu sıcaklık 475 dereceye kadar çıkabilir. Bu sıcaklığın ne kadar yüksek olduğunu zihninizde canlandırabilmek için şunu bir düşünün! Ocağa kaynaması için su koysanız, suyun sıcaklığı 100 dereceye ulaştığında, fokurdamaya başlar.
Güneş'in gezegenimize biraz daha yakın olması Dünyamız'ın tıpkı yukarıdaki resimdeki gibi tamamen çöl olup kavrulmasına sebep olacaktı. Eğer Güneş bugünkü uzaklığından biraz daha fazla mesafede yer alsaydı o zaman da sağdaki resimde olduğu gibi Dünyamız tamamen buzullarla kaplanmış olacaktı.
|
Bir de tam tersini düşünelim. Ya Dünyamız Güneş'e şu anda bulunduğu mesafeden biraz daha uzak olsaydı? Tabii ki çocuklar, böyle bir durumda da tam tersine, Dünyamız daha az ısınırdı. Daha az ısınınca ne olurdu dersiniz? Yeryüzündeki suyun çoğu donarak buza dönüşürdü. Böyle bir durumda ise Dünyamız'ın yüzeyi, Güneş'e bizden biraz daha uzak olan Mars'ın buzlarla kaplı kuru yüzeyine benzerdi. Bu iki durumdan şu sonucu çıkarabiliriz: Dünyamız tam olması gereken yerde duruyor. Peki sizce bu nasıl olabilir? Dünyamız'ın böyle tam yerinde durması bir tesadüf olabilir mi? Tabii ki olamaz. Dünya cansız ve şuursuz bir gezegendir. Uzayda kendine en uygun yeri belirlemesi ve tesadüfen yerleşmesi mümkün değildir. Dünya'nın şu an bulunduğu en uygun yerde olması, eksiksiz ve kusursuz yaratmaya güç yetiren Allah'ın yaratmasıdır.
Bilimin elde ettiği son bilgiler, Güneş Sistemi'ndeki diğer gezegenlerin varlığının da, Dünya'nın güvenliği için büyük önem taşıdığını göstermiştir. Jüpiter'in konumu buna bir örnektir. Güneş Sistemi'nin en büyük gezegeni olan Jüpiter, varlığıyla aslında Dünya'nın dengesini sağlamaktadır.
Jüpiter'in bulunduğu yerde eğer bu büyüklükte bir gezegen var olmasaydı, Dünya, uzay boşluğunda gezinen meteor taşlarına ve kuyruklu yıldızlara hedef olurdu. Kısaca Jüpiter, adeta Dünya'yı koruyan bir kalkan gibidir. Eğer Jüpiter şu anda bulunduğu yörüngeden başka bir yörüngede olsaydı, üzerinde yaşadığımız gezegen ve tabii bizler de var olamazdık.
Tüm bunları bilen akıllı bir insan, evrende hiçbir şeyin amaçsız ve başıboş yaratılmadığını anlar. Bu anlayış, bir Kuran ayetinde şöyle tarif edilmektedir:
Şüphesiz göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün ardarda gelişinde temiz akıl sahipleri için gerçekten deliller vardır. (Al-i İmran Suresi, 190)
Bu ayetten de anlaşıldığı gibi yerlerin ve göklerin yaratılışı konusunda düşünmelisiniz. Bu kitaptan öğrendikleriniz, Allah'ın evreni yaratmasındaki üstün gücünü göstermektedir. Bu bilgileri düşündüğünüzde Allah'ın gücünü daha iyi kavrayacaksınız.
|
Bugün 71 ziyaretçi (87 klik) kişi burdaydı!
|
|
|